3 Mart 2012 Cumartesi

Kadın;yine kadın,yine kadın(!)...

İzmir için yavaştan valizimi hazırlarken  reklamlarda birden kadınlar gününe özel indirim reklamını gördüm ve "8  Mart Dünya Kadınlar Günü" haftasında olduğumuzu farkettim.Önümüzdeki hafta İzmir gibi güzel bir şehre kavuşmanın sevinciyle pek bilgisayar başında olamayacağım için öncesinden "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" hakkında birşeyler karalamak istedim.

Bir önceki "Eşitlik arayışı mı? Egemenlik kurma çabası mı?" adlı yazımda bazı feministliği başka yerlerinden anlayanlara sitemim olmuş ve bu yolda erkeklerin desteğini almanın bu eşitliği yakalama çabasında önemli bir role sahip olduğunu belirtmiştim.Bakalım 8 Mart neyin nesiymiş,kim bulmuş ve pek tabiki ülkemizdeki algılanış ve uygulanış biçimine değinelim.


Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün geçmişi eskilere dayanıyor.Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı  8 Mart 1857 yılında ABD'nin NewYork kentinde başladı.Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40 bin işçi insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev,polisin saldırısıyla çıkan yangında 129 işçi can verdi. 1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde toplanan 2.Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında,Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin bu yangında yaşamında yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önerdi ve kabul edildi.Bunun gibi tarihten birçok anektod sıralayabiliriz.

Kadının toplumdaki yeri yıllarca tartışıla gelmiştir.Her millet kadınına ayrı değerler yüklemiştir.Atatürk:"Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleri ile beraber yürümez ise ilerlemesine teknik olarak imkan ve bilimsel olarak ihtimal yoktur." demiş demesine ama biz ne kadar bunu hayatımızın içine sindirerek  uyguluyoruz orası muallakta henüz.Çünkü en basiti biz hep kadına seçme seçilme hakkını birçok batılı ülkelerden önce verdiğimizi söyler bununla övünürüz.Peki bakalım istatistikler ne diyor: Dünya kadın kotası,kadının siyasette temsil konusunda Afrika ülkesi olan Ruanda'da kadın parlamenter oranı yüzde 56,3,İsveç'te yüzde 45, Güney Afrika'da yüzde 44,5,Küba'da yüzde 43,2, Avrupa parlamentları ortalaması ise yüzde 35,2.Türkiye ise, yüzde 9'luk oranla Avrupa'nın ve birçok ülkenin gerisinde yer alıyor.Bunu destekler nitelikte olan bir veri ise; Kadınların milletvekili seçimlerine katıldığı 1935'ten bu yana, TBMM'ye 8 bin 794 erkeğe karşılık sadece 236 kadın milletvekili girebildi. Türkiye 72 yıl önce parlamentoda kadın temsilinde dünya ikincisiyken, bugün dünya ve AB sıralamasında sonuncu ülkeler arasında yer alıyor.Sonuç olarak anlayacağımız şu ki kadın-erkek eşitliğinde sınıfta kalıyoruz
Bugün milletvekillerinden tutun pek çok kamu kurumu,yerel yönetimler,ilgili STK'lar,medya ve özel sektörün  organları tarafından kutlalanacak olan bu günde hala 1 milyon 404 bin 307 kadın okuma yazma bilmiyor ya  dedesi  yaşındaki insanla evlendiriliyor,ya töreye kurban gidiyor ya da taciz veya tecavüze uğruyor diye örneklerin ucunu alamazken biz hala böyle bir günü kutlayabiliyoruz.Ne yaman çelişki be arkadaş!




Çelişki demişken yazıma başlarken  reklamlarda kadınlar gününe özel indirimi gördüğümden bahsetmiştim.Bu konu ise başlı başına trajikomik..
Ne kadar masum hem %20 indirim hem  kadınlar gününüzü kutluyor.Tüketici toplumun gözünü seveyim.Yeter ki özel gün olmasın; sevgililer günü,anneler günü,yılbaşı,kadınlar günü.. Demek istediğim şu ki ülkemizdeki kadınlar günü anlayışı bazılarının cebini doldurmaktan öte gitmekle kalmayıp;tecavüze,cinayete uğrayan,okuma yazma bilmeyen kadınların yarasına derman olup dile getirmekle uzaktan yakından alakası olmadığını 9 mart sabahı hep beraber göreceğiz.9 Mart sabahı ne mi olacak? Kadınlar(parası olanlar) 2-3 aylık kozmetik,aksesuar ihtiyaclarını giderip önümüzdeki 8 Mart'ı beklemeye devam edecek.Kadın hakları 8 Mart'ta sür manşet olacak belki bütün gazetelerde ama ertesi gün yine 3.sayfa haberinde  tecavüze uğrayan,öldürülen kadın haberine devam edilecek.

Sözün özü;"kadın haklarını kadın hakkı olarak değil "insan hakkı" olarak görmedikçe biz ne kadar pozitif ayrımcılığı savunalım,ne kadar kadınlar eziliyor diyelim bir sonuca ulaşmayacaktır.Zaten kadınıyla erkeğiyle insan haklarına saygı gösterecek olursak başta pozitif ayrımcılık olmak üzere eşitsizliği giderici ayrıma gerek kalmayacaktır." diyerek bütün kadınların 'Dünya Kadınlar Günü'nü kutlarım." dedikten sonra özlediğim İzmir için son hazırlıkları yapmaya giderim.:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder