13 Şubat 2012 Pazartesi

Bir de rakı şişesinde balık olsam...

                        "Bir de rakı şişesinde balık olsam." Orhan Veli

Sanırım Orhan Veli'nin de dediği gibi bir kere aslan sütünün tadını alan o şişenin içinde balıkta olmak ister,kayık olup sonsuza doğru yol almakta...

Geçenlerde bir gazetede okuduğum ufak bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ahmet Rasim'in hikayesidir bu."Yeşilay Derneği'nin bir toplantısında konferansçı sorar,'sevgili dinleyicilerim bir eşeğin önüne bir kova su,bir kova rakı koysanız hangisini içer?' hemen biri cevap verir: 'tabii su.' cevabına yeniden sorar  'neden?'  ve o anda keyif ehli de orada imiş.İkinci cevabı o verir 'eşekliğinden!'.." Rakı masasına renk katan hikayelerden birisidir.

Rakının diğer sevdiğim yanı ise rakıda ayrım yoktur.Şarap iki farklı kesime hitap eder.Ya halk dilinde olan tabiriyle cebinde metalik olmayanlar "it öldüren" şarapları içer ya da fransız şarapları toplumun entellektüel  kesmini temsil eder.Rakı da ise böyle bir şey yoktur.Zengini,fakiri,büyüğü küçüğü aynı masada oturur; yeri gelir kahkahalar birbirine karışır yeri gelir aynı şarkıda farklı hikayeler nağmelere dönüşür.

Çiçek Pasajı


                                                                                    







İSTANBUL VE RAKI...
Bir çok şairin dediği gibi rakı, güneş battıktan sonra içilir.İstanbul ve Rakı denince akla Çiçek pasajı gelir.Ayrı bir havası ve ağırlığı vardır.Burada uzun uzun orayı anlatmayacağım size olaki yolunuz düşerde uğrarsanız İstanbul'a;Çiçek pasajında şişeyi devirmeye beklerim.

Madem rakı ile açtık rakıyı,yine rakı ile kapanışı yapalım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder